La La Land (2016)

Somewhere that’s just waiting

To be found

La La Land üzerine yazmam gerekiyor. Çünkü bu kadar çok ödüle aday gösterilip de sırf müzikal olduğu için bir çok insanın göz ardı edeceğini düşündüğüm bir film.

Müzikal filmler sesli ilk film olan Jazz Singer’dan beri varlar. Tür 1930lar-1950ler arası altın çağını yaşasa da, 50’lerden sonra televizyonun evlere girmesiyle düşüşe geçiyor. 1960larda yine başarılı örnekler görmek mümkün. 2000’lere gelindiğinde ise, sayıları az ama oldukça iyi yapımlarla yol almaya devam ediyor.

Müzikal denilince bol şarkılı, bol danslı filmler akla geldiği için, hayatın gerçeklerinden uzaklaşıp masalsı bir dünya sunulmuş oluyor. Bir nevi ayakları yere basmayan yapımlar bunlar. L aLa Land de öyle, bir açıdan ayakları yere basmayan bir film iken bir açıdan da hayatın ta kendisi.

Filmimiz sıkışık bir trafikte kendimizi arabaların arasında gezinirken bulmamızla başlıyor. Başlıyor başlamasına da, çok geçmeden tıpkı radyoda kanal arar gibi arabaların müzikleri arasında geçiş yaptığımızı ve o kulağımıza hoş gelecek sesi aradığımızı fark ediyoruz. Her bir güzel melodide duruyoruz ve oraya bakıyoruz. İnsanlar dans ediyorlar, şarkı söylüyorlar, bazıları ise sadece bekliyor. Daha o sahneden filmin devamının o iyi ses verenler üzerine olacağını anlayabiliyoruz.

Klasik bildik bir konu olan aşkın şiirsellikle işlendiği filmde, bir kadınla bir erkeğin karşılaşmasından itibaren o süreci izliyoruz. Mia (Emma Stone) bir seçmeden diğerine gidip rol kapmaya çalışan istekli bir kadın. Müziğin ritmine kapılıp yolunu değiştirdiği bir gün yolu Sebastian’la (Ryan Gosling) kesişiyor. Sebastian da işini tutkuyla yapan bir Jazz piyanisti.  İşte bu ikili bir araya geldiğinde filmin iyi ses verenleri oluyor. Onların uyumunu, onların danslarını, onların hikayelerini yaşıyoruz.

Uykulu Kuytu Puani: 5Film müziğinin nasıl her şeyi şekillendirdiğini söylemeye gerek yok. Müzikaller böyledir, ama La La Land’de benim hissettiğim o müziğin aslında herkese verildiği ve sadece çok azının duyabildiği. Filmin mevsimlerle ayrılmış olması da bunun göstergesi. Yani hayat gibi.

Ben filmi çok beğendim. Tabi ki anlatamadığım konuda beni etkileyen ayrıntılar da var. İzleyen herkesin bir durup acaba diyeceğini düşünüyorum. Bu noktada La La Land aslında herkesin filmi.

İyi seyirler..

One thought on “La La Land (2016)

  1. biril

    moonlight alacak oscarı. onu da yaz.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.