Isabel: It is my legacy to stop anyone who wants to fuck to make dragons…


Isabel: It is my legacy to stop anyone who wants to fuck to make dragons…

Means that now you know how it is to trust someone and betray you!…

Dori me Interimo adapare dori me Ameno ameno latire Latiremooo Dori me…

It’s like you look in the hole, and it knows you somehow. It brings your fears to life…

Öyle kıvılcım falan çıkacak sanıyoruz herhalde gerçek aşkı bulduğumuz zaman ya da dünya yerinden oynayacak. İşte maalesef bu filmde sağlanmıyor, bu filmi kötü mü yapar peki? Aksine, gerçeğe uygun yapar. Çünkü gerçek hayatta da öyle yeri yerinden oynatacak duygular yok. Filmin sönük kalmasını buna bağlıyorum…

Bir zamanlar bir masalda Pamuk Prenses yaşarmış. Prensiyle birlikte muradına ereceği sırada kötü kalpli üvey anne onları öyle bir lanetlemiş ki kim olduklarını unutup başka bir zamana taşınmışlar. Burada al baştan, tekrar Prens Charming’i bul, tekrar kötü kalpli üvey anneyi saf dışı bırak falan filan…

Hayalet filmleri masal gibidir. Öyle gerçek olmayan birşeylerin tasviri gibi. Bu sebepten ötürü ben pek severim. Yalnız; İyi de olması gerekir filmi izleyebilmem için. Yoksa hemen uyurum ve uykumda devamını izlerim…

Everyone has an angel. A guardian who watches over us. We can’t know what form they’ll take. One day, old man. Next day, little girl. But don’t let appearances fool you…

Prana Li Mu Bai: Crouching tigers and hidden dragons are in the underworld but so are human feelings. Bu bir zaman filmi olmayan ama kendi içinde bir zamanı olan film. Dün, bugün, yarın tek bir zamanda yürüyor. Benim için zaman ilk izlediğim zamanı ve oscarına sevinmeyi; Li Mu Bai için ise, spiritual yolculuğunda bulduğu cevapları…

Transitional Fossil Sonja:Who remains is seen. Şayet eve geldiğinde televizyonda bu film varsa, üzerine yazman gerekir. Hele de ilk izlediğimde dikkatimi çeken kol kesme sahnesiyse o an gördüğüm, mutlaka yazmak gerekir. 127 Hours, zamana dönüp bakması gereken ve zamanda gerçekten sıkışan bir adamın gerçek hikayesi. Ve bu film herkes için değil. Filmin sonundaki kol kırma…

Snowclone
Doc: Of course we run. But for recreation. For fun.
Serinin bu üçüncü ve son filminde, zamana sıkışıp orda kalsalardı ya demekten alamadım kendimi. Sanki ikinci bölümde bazı kararlar alınmış ve bu kararlara bağlı kalmışlar gibiydi gözüken.. Bir de ne anladıkları, ne anlattıkları çokça değişmiş geldi bana.

Back To The Future (1989)
Dr. Emmett Brown: Too bad the post office isn’t as efficient as the weather service.
Serinin bu ikinci filminde alınan mesaj, everything happens for a reason, and shit happens.

Back To The Future (1985)
Marty McFly: Since when can weathermen predict the weather? Let alone the future!