Çok üzgünüm pek romantik olamadım bu hayatta. Öyle süslü sözler söyleyemediğim gibi söylendiğinde de inandırıcı gelmedi hiç. Çok da sevmem açıkçası bu türü, en az izlediğim filmlerdir bunlar. Kardeşim korku filmi sevmediği için hep onunla izlerim…


Çok üzgünüm pek romantik olamadım bu hayatta. Öyle süslü sözler söyleyemediğim gibi söylendiğinde de inandırıcı gelmedi hiç. Çok da sevmem açıkçası bu türü, en az izlediğim filmlerdir bunlar. Kardeşim korku filmi sevmediği için hep onunla izlerim…

Hayalet filmleri masal gibidir. Öyle gerçek olmayan birşeylerin tasviri gibi. Bu sebepten ötürü ben pek severim. Yalnız; İyi de olması gerekir filmi izleyebilmem için. Yoksa hemen uyurum ve uykumda devamını izlerim…

Penguenleri çok severim. Hatta hippopotamustan sonra en sevdiğim hayvanlardır. Gizli gizli Hippo Song dinlediğim kadar Happy Feet de izlemişliğim vardır. O yüzden bu film bana çok manidar…

Ne korkutur sizi? Hatırlayabildiğiniz ilk korkunuz ne zamandı? Korkularınızla yüzleşmeye hazır mısınız? Dread, Clive Barker’ın kısa hikayesinden filme alınmış ve yukarıdaki soruların cevaplarını arayan bir psikolojik korku filmi…

Everyone has an angel. A guardian who watches over us. We can’t know what form they’ll take. One day, old man. Next day, little girl. But don’t let appearances fool you…

Anima Madeleine: But only one is a wanderer. Two together are always going somewhere. Vertigo ilk on filmim arasına girmeyi başardı, belki de birinci. Niye daha önce izlemedim ki dedim. Bildim hep filmdeki teknikleri ve nelerin öncüsü olduğunu, ama işte o izlemek. Bir gün diye ertelemişim bu filmi de, yazıklar olsun bana…

Zero-Sum Philiph: Because I… I didn’t want you to think I blamed you. I didn’t want you to think that I was upset or that I… Biz kendimizi suçlamayalım da karşımızdaki kendini suçlasın rahat edelim filmi…

Prana Li Mu Bai: Crouching tigers and hidden dragons are in the underworld but so are human feelings. Bu bir zaman filmi olmayan ama kendi içinde bir zamanı olan film. Dün, bugün, yarın tek bir zamanda yürüyor. Benim için zaman ilk izlediğim zamanı ve oscarına sevinmeyi; Li Mu Bai için ise, spiritual yolculuğunda bulduğu cevapları…

Flâneur Narrator: He wrote me: I will have spent my life trying to understand the function of remembering, which is not the opposite of forgetting, but rather its lining. Sinema okumaya karar verdiğimde kendi kendime söz vermiştim değişmeyeceğim,o güne kadar ne seviyorsam ve izliyorsam onları izlemeye devam edeceğim diye. Öyle de oldu. Neyi sevdiysem onu…

Transitional Fossil Sonja:Who remains is seen. Şayet eve geldiğinde televizyonda bu film varsa, üzerine yazman gerekir. Hele de ilk izlediğimde dikkatimi çeken kol kesme sahnesiyse o an gördüğüm, mutlaka yazmak gerekir. 127 Hours, zamana dönüp bakması gereken ve zamanda gerçekten sıkışan bir adamın gerçek hikayesi. Ve bu film herkes için değil. Filmin sonundaki kol kırma…

Qualia Cole:The movie never changes. It can’t change. But every time you see it, it seems different because you’re different. You see different things. Bu filmi anlamak için beraber birkaç şeyi daha anlamak gerekir. 1. La Jetée 2. What a Wonderful World Ben What A Wonderful World’u anlamayı seçiyorum…

Amygdala Rachel: Everything we do matters! Kişisel Not: Flatliners benim hayatımda çok önemlidir. Lisedeyken hayatımın önemlisi beni telefonla arayıp bir cümle söylemişti. Neden dediğimde de Çizgi Ötesini izledim biraz önce demişti. Ben de bekledim filmin bulunduğum şehre gelmesini. İzledim. Bir kere. Neden öyle dediğini sormadım, soramadım…

Noumenon Dick:If you knew then what you know now, would it make any difference?…