I thought
if you try and save a drowning man
you might go down, too.
Nick Flynn’ın Another Bullshit Night in Suck City isimli eserinin sinema uyarlaması olan Being Flynn. Robert de Niro ve Paul Dano’nun baba oğulu canlandırdığı bir dram.
Babası hapiste olduğu için annesi ile büyüyen Nick, annesinin intiharı üzerine de tamamen yalnız kalır. Kendi başına ayakta durmaya çalışırken ve yalnış yollara sapmaya direnirken babasıyla karşılaşır. Baba hapisten çıkmıştır ve şaheserim dediği kitabını yazmaktadır ve yazarlık özelliğinin Nick’e de geçtiğini iddia etmektedir. İlk görüşmelerinde kafasındaki baba imajı sarsılan Nick’in yaşayacakları burada bitmeyecektir. Evsizlere barınak sağlayan bir kuruluşta çalışırken babası bir kez daha karşısına çıkacak ve bu sefer oldukça kötü durumlara şahit olmasına sebep olacaktır.
Robert de Niro’nun başlarda taksi şöförünü canlandırması ve taksiyi kullanırken kendi kendine konuşması ve hatta bir sahnede de ayna karşısında konuşması akıllara Taxi Driver’ı getiriyor. Sonuçta kemale ermiş yaşıyla yine iyi bir performans sergiliyor. Diğer yandan Little Miss Sunshine ve There Will Be Blood’dan hatırlayacağımız Paul Dano, ne düşündüğü yüzüne yansımayan o donuk çehresiyle de Niro karşısındaki role tam oturmuş. Bu da film boyunca acaba hangisinin hikayesini izliyoruz diye düşünmemize sebep oluyor.
Fimde güzel olan baba Jonathan Flynn’ın da hep tekrar ettiği gibi yaşadıkları olumsuz şartların yazar olarak materyal toplamalarına sebep olacağının altının çizilmesi. Bu bakış açısı içinde belki de çok özdeşleşme olmadan izlememiz sağlanıyor. Bir de bu uyarlamada duygusal yakınlaşmalardan hep kaçınılmış olması da buna sebep olmuş olabilir.
Not: 1960 doğumlu Julianne Moore da ara ara gözüküyor anne rolünde. O yaşa geldiğimde onun gibi olsam başka ne isterim diye düşündüm durdum her gördüğümde.




