I mean, I’ve been waiting
for someone who believed like you.
Tam planlarıma göre gidiyorum bu filmi yeni yıl akşamına saklıyordum ama son dakikka aldığım bir kararla yeni yıla sinemada girmeye karar verdim ve Kanyon muhtemelen bu filmi son seansta oynatmayacak o yüzden kalacağım New Year’s Eve’e. Her ne kadar düşük puan almış olsa da diğer bütün filmleri izlediğim için ona gitmeye karar verdim, oynarsa tabi son seansta.
Nutcracker, bunun kitabı vardı çocukken bizde turuncu ciltli kalın bir kitaptı, hep çok severdim. Hatta okumayı öğrenince bir heves okumuştum bunu, baştaki sayfaları da yırtıktı hatta. Ama, ama bu o Nutcracker değil, o olmamış başka bir dünya olmuş sanki. Sanki biraz Naziler girmiş devreye gibi, yahudiler yerine oyuncaklar yakılmış falan..
Bazen anlamıyorum neden çocuk dünyasına bunca gerçeklik sokulduğunu işte, bunun bir açıklaması yok benim gözümde, nefret mi yaratılmaya çalışılıyor belli değil. The Golden Compass’da da aynı şeyi hissetmiştim ne gerek vardı ki demon inancını filme sokmaya diye. Bu da öyle olmuş işte, öyle çocuk gibi izlersem gece uyuyamam bu filmi hele bir de 3d mahvolurum kesin. İyiki yeni yıla bırakmamışım bu filmi.
Diğer yandan öyle canlanan oyuncaklar falan en sevdiğim konu olduğu için aldı beni götürdü hayal dünyasına. Benim de oyuncak koleksiyonum var hiç söylemişmiydim uykulukuytu hatta yüzlerce binlerce hatta annemlerin evinde özel bir odada şato şeklinde dizayn edilmiş dolapların içinde duruyorlar. Hep onların canlandığı hayaliyle yaşadığım için ve zaman zaman böyle rüyalar gördüğüm için filmin bu yönü çok bana hitap etti. Yani Toy Story bir, Chitty Chitty Bang Bang iki, bu Nutcracker üç olabilir benim için.
Bir de eskiler bilir Heliosyani güneş chariot a binmiş gidiyor sanıyordular ya önceden, halbuki bu filmde Helios’u dumana boğdular, ama kimse görmedi çünkü herkes göremiyor sadece gören gözleri olanlar görebiliyor.




