Milly: Things will go bad.
Because that’s always what happens.
I’ll hurt you, and I won’t be able to help it.
Bellflower’ı Evan Glodell yazdı, yönetti ve oynadı. Glodell’in ilk filmi olarak gayet başarılı. Konusu o işte biraz karışık, biraz Lynchvari biraz dystopian biraz da karışık.
Dünyanın belki sonu gelecektir, iki arkadaş olan Woodrow ve Aidan bir alev makinesi üzerinde çalışmaktadırlar. Bunlar öyle işsiz güçsüz ama hayalleri olan çocuklardır. Bir gün bir barda bir böcek yeme yarışmasında Woodrow Milly ile tanışır ve yakınlaşır, olaylar gelişir, Woodrow hayalle gerçeği karıştırır hale gelir, biz de onunla birlikte.
Filmde çokça günah çıkarma var, maalesef, benim en sevmediğim, tek taraflı rahatlamaya sebep olan bir durum bu, yapılanları geri alamadıktan sonra öyle konuşmuşsun neye yarar. Çokça aldatma da var, arkadaş arkadaşı, sevgili sevgiliyi aldatıyor gibi. Yaşları küçük diyip geçiyorum. Bir de insanlar çok kolay harcanıyor uykulukuytu, bunu ne zaman görsem üzülüyorum ben, öyle gerçekten değerli ama çok kolay harcanan insanlar. Bu da var filmde.
Bu arada soundtrack’i de bir hayli başarılı filmin.
