Anna: Why did you let me go?
Biz gerçekte kimiz? Olmak istediğimiz kişi miyiz? Olmak istediğimiz yerdemiyiz? Peki ya bağlarımız? Onlar bizi güçsüz mü kılar yoksa sonumuzu mu hazırlar? Olduğumuz halimizi kabul ettiğimizde başkaları da bizi daha kolay mı kabul edecek? Soruyorum şimdi.
Beginners bunlara bakmamızı sağlıyor işte. Annesinin ölümünden sonra gay olduğunu açıklayan babası ve onun ölümcül hastalığıyla uğraşmak zorunda kalan Oliver ve onun geçmişle hesaplaşması. Bu arada hayatına giren Anna ve onu da belki isteyerek belki istemeden kaçırması. Film üç zamanda ilerliyor, Anna’yla olan bugün; babasının ölümüne kadar olan birbirlerini tanımaları ve başka bir düzlemde yakınlaşmaları ve Oliver’in annesinden aklında kalan çocukluk anılarını hatırlaması.
Burada oluyor işte ne oluyorsa aslında yaptıklarımız da bize öğretilenler, kaçtıklarımız da bizden kaçanlar bu böyle yürüyor demek ki. Güvensiz bir ortamda büyümüşsek hep güvensiz yaklaşıyoruz çevremize, sevgisiz kalmışsak saklıyoruz sevgimizi de. O inancımızı bir kere kaybetmişsek bir daha zor oluyor yerine getirmek ve anılar, onlar öyle kolay silinmiyor işte.
Bu film korkularına durup bakması gereken herkes için. O korkulardan kurtulduğunda geriye ne kalacağını görmeye hazır olan herkes için. Korkularını atması gereken herkes için. Bizim için..




