Martha Marcy May Marlene kim ki? Geçmişte kötü bir gruba dahil olmuş ve onlarla komin bir hayat yaşamış, bazı tasvip edilmeyecek şeylere dahil olmuş genç bir bayandır. Bugün için ablasının yanına dönmüş ve o anılarını hatırlamaktadır. Çıkamaz o görüntülerden, neredeyse her an yaşar onları. İş öyle bir hal alır ki, bugünü yaşayamaz hale gelir.
Filme böyle bakınca anlam teşkil etti bana, yani geçmişe saplanıp kalmanın bugünü kaçırmamıza sebebiyet verdiğini anlamıştım ama geçmişin bugün nasıl olduğunu anlayamıyordum. O nasıl oluyor şimdi, geçmiş bugün ve dünü ayrı ayrı 3 tane çizgi olarak düşünelim. Ve yan yana, geçmiş hızlı yaşandığı zaman bugünü etkiliyor ve bugüne değiyor o çizgi, bugün geçmişi düşünürsek o da çizgileri birleştiriyor ve gelecek o da etkileniyor. Yani bu şu gibi; geçmiş bugün ve gelecekte 60 km hızla gitmemiz gerek mesela, ama geçmişte 90 basmışız haliyle bugün 30la gideriz gelecek de geçmiş ve bugünden ne kaldıysa ona gore hızlanır.
Sadece bugün yaşanmalı, sadece anda kalınmalı diyorum, böyle olursa herşey anlamlı oluyor çünkü. Bir sırada iken bile bir sonraki yapacağınızı düşünmemeniz gerekiyor, olduğunuz yere konsantre olmalısınız yoksa bu unutmayı da getiriyor birlikte. Çünkü anı yaşayamıyorsunuz o an bedeniniz orada kendiniz başka bir zamanda olduğunuz için aklınızda kalmıyor hiçbirşey. Ve anın tadını çıkaramıyorsunuz.
Sadece bugün yaşanmalı, çünkü coşku verecektir bu insana, kendini öyle boşluğa bırakır gibi ana bırakırsan bu tariff edilemez bir duygu olacaktır, öyle sorgusuz, sualsiz, plansız. Öyle olmalı hayat, bu altın kuralı işte.
Martha Marcy May Marlene bize geçmişten kaçılamayacağını gösteriyor ama dengelemenin de gerekliliğini hissettiriyor. O da 90 km hızla geçmiş geçmişten bugün o yüzden çok ağır ilerliyor.
Ve gelecek, o yine belirsiz, her yıl olduğu gibi, bugüne göre şekil alıyor.




