“My films are sui-generis. It would be nice if they could form their own genre”.
(Cronenberg, 1992)
Cronenberg, ben seni çok seviyorum hatta en çok seni seviyorum yaşayanlardan şu anda da, hala son 3 filminin bağlantısını oturtturamadım.
Cronenberg’in eski filmlerini yani A History of Violence öncesini kategorilendirmek gerekirse, dönüşüm ve sapma alt başlıkları uygun olacaktır. Kendisi Kanadalıdır ve ilk kısa filmlerini Üniversitede çekmeye başlamıştır. Dikkat çeken ilk kısa filmi Stereo daha sonra çekeceği Scanners’ın arketipidir. Daha sonra Crimes of the Future’ı çekmiştir ki bu oldukça çarpıcı bir filmdir. Cronenberg’i Cronenberg yapacak olan vücut dönüşüm olayı bu filmde zirve yapmıştır. İlk uzun metrajlı filmi Shivers’da bir yaratık insanların vücutlarına girerek onları zihinsel olarak seks manyağına dönüştürmektedir. Sonraki filmi Rabid’de deri nakli yapılan bir kadının koltuk altında oluşan penis benzeri bir organ insanları sokarak onları kudurtmaktadır. 1979’da anneliğin ve kadınlığın rahatsız ediciliğini ortaya koyan The Brood’u çeker. Scanners, telekinetik güçlerini birbirinin üstünde kullanan bir grup insanın hikayesidir. Sonraki filmi Videodrome’da protagonist insanlara seksüel olarak işkence yapılan ve bu snuff videoları yayınlayan bir televizyon istasyonunu araştırmak üzere görevlendirilir. The Dead Zone’da komadan uyanan bir adam güçlerini farkeder. Daha sonra 3 tane sıradışı aşk filmi çeker Cronenberg. The Fly, Dead Ringers ve M.Butterfly. Ve arada William S. Burroughs’un yazma dönemini anlattığı meşhur romanı Çıplak Şölen’in filmi olan Naked Lunch’ı çeker. Crash’da trafik kazalarından haz alan ve yaralarla orgasm olan bir grup insanın sapmış duygularına yer verir. 1999’da Existenz’ı çekerek canlı bir bilgisayar oyununa hapsolan insanların hikayesini anlatır. Bu film biraz Videodrome’a benzemektedir fakat Videodrome’un aksine bunun sonunda neyin neden olduğu açıklanmaktadır.
Şimdi buraya kadar güzel, bu filmler kendi içinde bir bütün oluşturuyor ve gruplandırmak gerekirse ‘Teknoloji insan vücudunun uzantısıdır’ diyen Marshall McLuhan’ı haklı çıkaran Videodrome, Existenz, The Fly ve hatta The Naked Lunch sayılabilir. The Fly, Dead Ringers ve M. Butterfly’ı sıradışı aşk hikayeleri olarak alırsak onlar da bir grup oluşturur. Shivers, Rabid ve Brood geri dönüşü olmayan tıbbi hataların filmleridir. Diğer yandan bütün filmlerini Crash altında toplamak gerekirse o zaman da cinsel sapkınlığın içten gelen bir durum olduğu ortaya çıkmaktadır. De ama ama..
Diğer yandan Cronenberg’in hayatına bakacak olursak, Videodrome ile dikkat çeken Cronenberg The Fly’ı çekmek üzere Amerika’ya transfer olmuştur ve öncesinde Z sınıfı bir yönetmendir. Yani eleştirmenler sapık bu adam diye vakti zamanında onu yerden yere vurmuştur. Fly sonrası yaptığı her film olumlu eleştiriler almaya başlamış ve hatta eski filmlerinin de kendi içinde olan tutarlı yapısı gözden kaçmamıştır. Malesef Crash’e kadar sürecektir bu durum. Her ne kadar bence zirve filmi olsa da kötü eleştiriler almış ve ülkesi Kanada’ya geri dönmek zorunda kalmıştır. O zaman eleştirmenler gene şu şekilde yorumda bulunmuşlardır. ‘Bu adam özüne döndü, zaten sapıktı’ gibi.
Ülkesine dönen Cronenberg aynı çizgide filmler yapmaya devam etmiştir çok da incelenmiştir. Ve durur. Bir anda A History of Violence’ı çeker. Bence orda şunu demek ister, beni çok incelediniz, içimdeki sapkınlık nerden geliyor, alın buna bakın şimdi. Devamında Eastern Promises’ı çekerek köklere inmiştir. Ve A Dangerous Method gelir. Herkesin birer Cronenberg uzmanı olmasına sanki cevap gibidir bu film. Freud ve Jung ilişkisi üzerinden psikiyatri tarihi. Gel de çık işin içinden demek gibidir durum böyle olunca. Bence diyor ki beni öyle basit çözümleyemeyeceksiniz artık çok daha derin bakmanız gerekiyor.
A History of Violence’ı izlediğimde ve kafam karıştığında bir ikinci film çekecek ve onunla bir bütün oluşturacak bu film demiştim. İkinci filmi Eastern Promises’ı çektiğinde, bir üçüncü film çekecek ve onunla bütün oluşturacak dedim. A Dangerous Method’da bir dördüncü çekicek ama gene aynı düzlemde ve bana bakacaksanız alın bir de burdan bakın diyecek diyorum. Ha bir de son üç filminde Viggo Mortensen‘i kilit adam olarak kullandığını da atlamamak lazım. A Dangerous Method’da Jung‘a karşı Freud rolündeydi.
Sen çek ben izleyeyim Cronenberg.

