Arkadaşlık güzel şey. Bizde yok öyle nedime kavramı diye bir şey olsa anca nikah şahidi olunuyor, o da ben şansızlık getirmeyeyim diye hiç kabul etmediğim birşey olmuştur bu hayatta…


Arkadaşlık güzel şey. Bizde yok öyle nedime kavramı diye bir şey olsa anca nikah şahidi olunuyor, o da ben şansızlık getirmeyeyim diye hiç kabul etmediğim birşey olmuştur bu hayatta…

Öyle aşk meşk romantik film sevmem dedim de bunun kitabını almıştım birkaç ay önce, ama bitirmedim çünkü sonunu bilmek istemedim. Bir de 2 ay önce Amerika’da vizyona girdiği halde torrent’e düşmediyse gitmek şart oldu benim için…

Çok üzgünüm pek romantik olamadım bu hayatta. Öyle süslü sözler söyleyemediğim gibi söylendiğinde de inandırıcı gelmedi hiç. Çok da sevmem açıkçası bu türü, en az izlediğim filmlerdir bunlar. Kardeşim korku filmi sevmediği için hep onunla izlerim…

Hayalet filmleri masal gibidir. Öyle gerçek olmayan birşeylerin tasviri gibi. Bu sebepten ötürü ben pek severim. Yalnız; İyi de olması gerekir filmi izleyebilmem için. Yoksa hemen uyurum ve uykumda devamını izlerim…

Penguenleri çok severim. Hatta hippopotamustan sonra en sevdiğim hayvanlardır. Gizli gizli Hippo Song dinlediğim kadar Happy Feet de izlemişliğim vardır. O yüzden bu film bana çok manidar…

Ne korkutur sizi? Hatırlayabildiğiniz ilk korkunuz ne zamandı? Korkularınızla yüzleşmeye hazır mısınız? Dread, Clive Barker’ın kısa hikayesinden filme alınmış ve yukarıdaki soruların cevaplarını arayan bir psikolojik korku filmi…